C Vitamini ve Sağlık

C vitamini güçlü bir antioksidandır ve bağışıklık sisteminin güçlenmesinde önemli bir rol oynar. C vitamini; kanser, kalp-damar hastalıkları, yaşa bağlı maküler dejenerasyon, katarakt ve soğuk algınlığı gibi birçok hastalığın önlenmesinde veya tedavisinde etkilidir.

08 Şub 2019 — Son güncelleme:
Paylaş:
C vitamini - HekimimYanimda

Soğuk algınlığı durumunda evde uyguladığımız belki de ilk tedavi yöntemi daha fazla C vitamini almaktır. C vitamini bağışıklık sistemini güçlendirerek soğuk algınlığına yakalanma riskini düşürebilir. Kanserler, kalp-damar hastalıkları, katarakt ve yaşa bağlı maküler dejenerasyon hastalıkları ile vitamin C arasındaki ilişki nedir?

Kanser

Epidemiyolojik kanıtlar, meyvelerin ve sebzelerin daha fazla tüketilmesinin, kısmen de olsa, meyvelerin ve sebzelerin C vitamini içeriği yüksek olmasından dolayı, çoğu kanser türünde düşük riskle ilişkili olduğunu öne sürmektedir.

C vitamini immün yanıtı düzenler ve antioksidan işlevi sayesinde oksidatif hasarı hafifletebilir. C vitamini, nitrozaminler gibi kanserojen oluşumunu sınırlayabilir.

Vaka kontrol çalışmalarının çoğu, diyet ile C vitamini alımı ile akciğer kanserleri, meme, kolon veya rektum, mide, ağız boşluğu, gırtlak veya farenks ve özefagus kanserleri arasında ters bir ilişki bulmuştur. Kanserli kişilerin kanlarındaki C vitamini konsantrasyonlarının düşük bulunduğu tespit edilmiştir. Ancak, kanıtlar, beslenme ile C vitamini alımının kanser riskini etkileyip etkilemediğine dair tutarsızlıklar göstermektedir. Klinik çalışmaların çoğundan elde edilen sonuçlar, yalnız veya diğer besinlerle yapılan mütevazı C vitamini takviyesinin, kanserin önlenmesinde bir yarar sağlamadığını göstermektedir.

C vitaminin oral dozda verilmesi, çok yüksek dozlarda bile, plazma vitamin C konsantrasyonlarını maksimum 220 mikromol/L’ye yükseltirken IV uygulaması 26.000 mikromol/L kadar yüksek plazma konsantrasyonları üretebilir.

1970’lerde Cameron, Campbell ve Pauling tarafından yapılan araştırmalar, yüksek doz C vitaminin, ölümcül kanserli hastalarda yaşam kalitesi ve yaşam süresi üzerinde yararlı etkileri olduğunu öne sürdü. Bu çalışmalar intravenöz (IV) C vitamini ile yapıldı.

Bununla birlikte, Moertel ve Mayo Clinic’teki meslektaşları tarafından yapılan randomize, çift kör, plasebo kontrollü bir klinik çalışma dahil olmak üzere sonraki bazı çalışmalar bu bulguları desteklememiştir. Moertel çalışmasında, oral olarak günde 10 g/gün C vitamini alan kolorektal kanserli hastalar, plasebo alan hastalardan daha iyi değildi.

Yüksek konsantrasyonda (intravenöz) C vitamini pro-oksidan görevi görebilir ve kanser hücrelerine karşı seçici toksisiteye sahip olan hidrojen peroksit üretebilir. Bazı araştırmacılar, kanser tedavisinde bir ilaç olarak yüksek doz IV C vitamini kullanımının yeniden değerlendirilmesini desteklemektedir.

Tamamlayıcı C vitamini ve diğer antioksidanların kemoterapi ve radyasyonla etkileşime girip girmeyeceği kesin değildir. Bu nedenle, bu işlemlerden geçen bireyler, özellikle yüksek dozlarda, C vitamini veya diğer antioksidan takviyeleri almadan önce onkologlarına danışmalıdırlar.

Kalp-damar hastalıkları

Birçok epidemiyolojik çalışmadan elde edilen kanıtlar, meyve ve sebze alımının yüksek olmasının kardiyovasküler hastalık riskinin azalması ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Bu ilişki kısmen bu yiyeceklerin antioksidan içeriğine atfedilebilir, çünkü LDL (düşük yoğunluklu lipoproteinlerin) oksidatif modifikasyonu dahil oksidatif hasar, kardiyovasküler hastalığın ana nedenidir.

Antioksidan özelliklerine ek olarak, C vitaminin;

  1. endotele monosit yapışmasını azalttığı,
  2. endotel bağımlı nitrik oksit üretimi ve vazodilatasyonunu iyileştirdiği
  3. aterosklerozda plak instabilitesini önleyen vasküler düz kas hücre apoptozisini azalttığı gösterilmiştir.

Takviye olarak C vitamini alımı ile kardiyovasküler hastalık riski arasındaki ilişkileri inceleyen prospektif çalışmaların sonuçları çelişkilidir. Genel olarak, C vitamini takviyelerinin kardiyovasküler hastalıklara karşı koruma sağladığına ya da hastaların morbidite veya mortalitesini azalttığına inandırıcı kanıtlar sunmamaktadır.

Özetle, meyve ve sebzelerden alınan doğal C vitaminlerinin kalp hastalıklarını azalttığı düşünülse de takviye veya ilaç olarak fazladan alınan C vitaminlerinin mevcut kalp hastalıklarını tedavi etmediği ya da yeni bir kalp hastalığı gelişimini önleyemediğini söyleyebiliriz.

Yaşa bağlı maküler dejenerasyon

Yaşa bağlı maküler dejenerasyon ve katarakt, yaşlı bireylerdeki görme kaybının iki önemli nedenidir. Oksidatif stres her iki durumun etiyolojisine katkıda bulunabilir. Bu nedenle araştırmacılar, C vitamini ve diğer antioksidanların, bu hastalıkların gelişiminde ve tedavisinde bir rol oynadığını varsaymışlardır.

Oksidatif stres, hücresel metabolizma sırasında oluşan hidroksil radikali, süperoksit radikali ve hidrojen peroksit gibi reaktif oksijen türlerinin artışı ile onları detoksifiye eden, antioksidanların yetersizliği sonucu oksidatif dengenin bozulması olarak tanımlanır.

2007 yılı sistematik inceleme ve meta-analiz yazarları, mevcut kanıtların, erken yaşa bağlı maküler dejenerasyonundan korunmak için C vitamini ve diğer antioksidan takviyelerinin rolü olmadığı sonucuna varmıştır. Her ne kadar araştırmalar, antioksidanların yaşa bağlı maküler dejenerasyon gelişiminde rol oynadığını göstermemiş olsa da, bazı kanıtlar yaşa bağlı maküler dejenerasyon ilerlemesini yavaşlatmaya yardımcı olabileceğini göstermektedir. Genel olarak, mevcut kanıtlar, tek başına veya diğer antioksidanlarla birlikte alınan C vitamininin yaşa bağlı maküler dejenerasyonun gelişme riskini etkilemez.

Katarakt

Yaşa bağlı maküler dejenerasyon ve katarakt, yaşlı bireylerdeki görme kaybının iki önemli nedenidir. Yüksek miktarda C vitamini alımı ve daha yüksek plazma askorbat konsantrasyonları, bazı çalışmalarda katarakt oluşma riskinin düşük olması ile ilişkilendirilmiştir. Japonya’da yapılan 5 yıllık prospektif bir kohort çalışmasında, daha yüksek diyetli C vitamini alımı, 45-64 yaşları arasındaki 30.000’den fazla yetişkin kohortunda katarakt gelişme riskinin azalması ile ilişkili bulunmuştur. İki vaka kontrol çalışmasından elde edilen sonuçlar, C vitamininin 300 mg/gün’den daha fazla alımının katarakt oluşma riskini %70-75 oranında azalttığını göstermektedir.

Soğuk algınlığı

Bir 2007 Cochrane incelemesi, sürekli profilaktik tedavi olarak veya soğuk algınlığı semptomlarının başlamasından sonra alınan en az 200 mg/gün C vitamini kullanımını içeren plasebo kontrollü çalışmaları incelemiştir. C vitamini profilaktik kullanımı genel popülasyonda soğuk algınlığına yakalanma riskini önemli ölçüde azaltmamıştır.

Profilaktik C vitamini kullanımının genel popülasyonda soğuk algınlığına yakalanma riskini değiştirmese de soğuk algınlığı süresinin yani hasta kalınan gün sayısını yetişkinlerde %8 ve çocuklarda %14 oranında azaltmıştır.

Soğuk algınlığı semptomlarının başlamasından sonra alınan C vitamini, soğuk algınlığı süresini veya hastalığın semptomlarını veya şiddetini etkilememiştir.

Bununla beraber, aşırı fiziksel egzersize veya soğuk ortamlara maruz kalan maraton koşucuları, kayakçıları ve askerleri içeren çalışmalarda, 250 mg/gün ila 1000 mg/gün arasında değişen dozlarda C vitamini profilaktik kullanımı, soğuk algınlığı oluşumunu %50 oranında azaltmıştır.


Kaynak: https://ods.od.nih.gov/factsheets/VitaminC-HealthProfessional/