
Kadınlarda depresyon stresli olmaktan veya kendini iyi hissetmemekten öte bir durumdur. Birçok insan, hüzünlü, yalnız, çökkün ya da karamsar olduklarında depresyonda olduklarını söylerler: “Çok depresifim, yapacak çok işim var. İşlerimi bitiremeyeceğim.”
Depresyonun tıbbi yönü kötü hissetme halinden ya da stresli olmaktan öte bir durumdur. Hekimlerin depresif bozukluk ya da klinik depresyon olarak nitelendirdikleri tablo, olağan hüzün ve ümitsizlikten farklıdır.
En bilinen şekliyle depresif bozukluk:
- Genellikle daha uzun sürse de en az 2 hafta sürer.
- Davranış şekilleri, duygu durumu, düşünme ve fiziksel görünümle ilişkili spesifik değişikliklere neden olur.
- Gündelik yaşamdaki aktiviteleri bozar.
- Tıbbi ve psikolojik tedavi gerektirir.
Depresyon kadınlarda erkeklerde görüldüğünden iki kat daha yaygındır ve kadınlarda erkeklerden daha erken yaşlarda, sıklıkla 25-44 yaşları arasında görülür.
Depresyonun belirti ve bulguları da kadınlarda ve erkeklerde olduğundan farklı olma eğilimindedir.
Kadınlarda sıklıkla iştah artışı, kilo alma ve karbonhidrat açlığı gözlenirken erkeklerde iştah ve kilo kaybı olmaktadır.
Ayrıca kadınlarda mevsimsel olması veya beraberinde anksiyete ya da yeme bozukluğunun da görülmesi olasılığı daha fazladır
Depresyondaki erkeklerde ise madde kötüye kullanımı riski daha yüksektir.
İçindekiler
Üretken (doğurgan) yıllar sırasında depresyon

Prepubertal (11 – 13 yaş öncesi) dönemde kız ve erkek çocukları arasında benzer olan depresyon oranları, yaş ilerledikçe dişi cinsiyet lehine dramatik bir artış sergiler.
15 yaşı civarında dişilerin majör depresif atak yaşama olasılığı 2 kat fazladır.
Doğurgan dönemlerindeki menstrüasyon, gebelik veya menapoz gibi fiziksel tecrübeleri kadınların cinsiyet hormonlarının salınımında dalgalanmalara neden olur ki bu durum da duygulanımda değişikliklere neden olabilir.
Aşağıdaki etkenler bir araya geldiğinde kadınlada depresyon riskini artırabilir:
- Hormonal değişiklikler
- Tıbbi durumlar
- Psikolojik (sürekli düşünme, içe atma eğilimleri vs)
- Sosyolojik (hem iş hem de aile sorumlulukları vs)
Premenstrüel disforik bozukluk (PMDD)
Mensrüasyon öncesi ortaya çıkan kolay kızabilme, mutsuzluk ve anksiyete gibi duygulanım değişiklikleri yanı sıra memelerde ağrı, kas ağrıları, bitkinlik, şişkinlik ve baş ağrısı gibi fiziksel yakınmaların milyonlarca kadın tarafından yaşandığı bilinmektedir.
Kadınların küçük bir kısmında bu premenstrüel yakınmalar yaşamlarını ve insan ilişkilerini zora sokacak kadar şiddetli olabilmektedir. Bu duruma Premenstrüel Disforik Bozukluk (PMDD, Premenstrual Dysphoric Disorder) denir.
PMDD’nin bazı belirtileri şöyledir:
- Duygusal olarak çökmüş gibi hissetmek
- Ümitsizlik duyguları
- Anksiyete, gerginlik, bıçak kemiğe dayanmış gibi gergin hissetmek
- Kolay ağlamak
- Kişisel ret edilişlere karşı aşırı duyarlı olmak
- Alışılmadık şekilde öfkeli olmak veya kolay kızılabilir hale gelmek ve insanlarla kolay çatışmak
- Alışılageldik aktivitelere karşı ilgi azalması
- Güçsüzlük, bitkinlik, enerji yoksunluğu
- İştah ve uyku değişiklikleri
- Baskı altında ya da kontrolden çıkacakmış gibi hissetmek
PMDD tedavisinde uygulanan günlük rutinde SSRI kullanımı ya da menstrüasyondan 2 hafta önce günlük rutinde SSRI kullanımıdır (Hangi yöntemin iyi olduğunu doktorunuzla karar verebilirsiniz). Diğer ek yöntemler; egzersiz, diyet değişiklikleri, gevşeme teknikleri ve psikoterapi olarak sayılabilir.
Hamilelikte depresyon
Kadınların %10 kadarında hamilelikte depresyon görülmektedir.
Hamilelikte depresyon görülmesi ihtimalini arttıran risk faktörleri şöyledir:
- Önceden depresyon öyküsü
- PMDD öyküsü
- Sosyal desteğin yetersiz olması
- Küçük yaşta gebe kalmak
- Yalnız yaşamak
- Evliliğe ait çatışmalar
- Gebe kalmak konusunda kararsızlık
Hafif Derecede Depresyon: Bireysel Yardım Stratejileri iyi gelebilir
Orta Derecede Depresyon: Psikoterapi iyi gelebilir
Orta – Ağır Depresyon: Medikal tedavi gerekebilir. Araştırmalar anne ve fetüs için SSRI’ların görece daha güvenli olduğunu göstermektedir. (İçinde bulunduğunuz durumda kar – zarar tartısını doktorunuzla birlikte yapmalısınız.)
Çoğu kadın gebelikleri sırasında ilaç kullanmaktan kaçınmaktadır. Ancak, özellikle ağır depresyon formları olmak üzere depresyonun tedavisiz bırakılmasının bazı rikleri vardır. Bazıları:
- Anne ve fetusun yetersiz beslenmesi
- Gebelik süresince sorumlulukların yerine getirilememesi
- Bebeğin düşük doğum ağırlığı
- Erken (prematür) doğum
Ayrıca, tedavi edilmeyen kadınlarda depresyon kronikleşebilir ve daha da ağırlaşabilir.
Doğum sonrası depresyon
Bebek sahibi olmak, enerji veren, heyecanlandırıcı, ürkütücü, sevindirici bir durum olarak tanımlanabilir.
Bunun yanında kadınların bebeği olduktan sonra yaşadığı bebek hüznü olarak bilinen belirtileri de içeren duyguları çok çeşitlidir.
Doğumdan sonraki birkaç gün içinde yeni annelerin yarısından fazlası kendilerini üzgün, sinirli, kolay kızabilir veya anksiyeteli hissedebilir ve hatta bebekleri hakkında olumsuz düşünceleri bile olabilir. Bu duygular normaldir ve genellikle bir hafta içinde yatışır.
Bebeğin doğumundan sonra görülen daha ciddi bir durum olan doğum sonrası depresyonuna yeni annelerin %25 kadarında rastlanır. Bu tip depresyon muhtemelen duygulanımı düzenleyen beyin bölgelerindeki aktiviteyi düzenleyen cinsiyet hormonlarındaki eksiklik ya da değişikliklere bağlıdır.
Bulguları majör depresyona benzer ve genellikle doğumdan sonraki haftalarda başlar.
Ayrıca:
- Kendinize ve bebeğinize bakımda bir eksiklik hissedebilirsiniz.
- (ya da) Bebeğinize aşırı ilgili davranabilirsiniz.
- Sebepsiz yere kendinizle ilgili yüksek beklentileriniz olabilir.
- Tuzağa düşmüş gibi hissedebilirsiniz.
- Kendinizi yetersiz hissedebilirsiniz.
- Ebeveyn yeterliliğinizi sorgulayabilirsiniz.
Eğer;
- Daha önce yaşadığınız depresyon hikayeniz varsa
- Gebelik sırasında depresyon geçirdiyseniz
- Evliliğiniz ile ilgili sorunlarınız varsa
- Gebelik sırasında zorlu yaşam olaylarınız varsa
- Sosyal destek sisteminiz yoksa, doğum sonrası depresyonu için yüksek risk taşıyorsunuz demektir.
Doğum sonrası depresyonunun tedavisinde; antidepresan ilaçlar, psikoterapi veya bu ikisinin kombinasyonu kullanılır.
Menapoz ve depresyon
Menapozun belirti ve bulguları genellikle menstrüasyonun sonunda başlar ve bir sonraki yılda da devam edebilir. Hormon düzeylerinin dalgalanma gösterdiği bu geçiş dönemine perimenapoz denir. Bu sürede birçok kadında vücut işlevlerinde ve duygularında sıcak basmaları, uyku sorunları ve duygulanım dalgalanmaları gibi bir seri değişiklik olur.
Menapoz ve perimenapoz tek başına depresyon nedeni değildir. Depresyon riski yüksek kadınlarda, genetik ve yaşamsal diğer faktörlerle birlikte, hormon düzeylerinin dalgalanması menapoz depresyonu gelişmesine neden olabilir.
Hormon Replasman Tedavisinin (HRT), hafif derecede depresyon ile menapoz birlikteliğinde duygulanımı düzeltebileceği gösterilmiştir.
Orta derecede depresyonda ise doktorunuz; HRT’nin yanına, antidepresan ilaçlar ya da psikoterapi veya hem antidepresan ilaçlar hem de psikoterapi ekleyebilir.
Bazı sosyal ve kültürel etkenler kadınlarda depresyon gelişmesini tetikleyebilmektedir. Bazıları:
- Eşit olmayan güç ve statü
- Aşırı çalışma (iş + ev)
- Cinsel ve fiziksel kötüye kullanım
Vee…
Kadınlarda depresyon daha sedeleyici olabilir ama tedaviye genellikle daha iyi yanıt verirler. Şiddetli depresyonları bile başarıyla tedavi edilebilir.
Durumunuzun ümitsiz olduğuna ve tedavi edilemeyeceğine inanıyor olmanız depresyonunuzla ve yaşamınızdaki kontrol ve yetkinizin azlığıyla ilgili olabilir. Bu duyguların sizi profesyonel yardım aramaktan alıkoymasına izin vermeyin. Depresyon tedavisi yaşamınızdaki değişiklik ve düzelmenin ilk adımı olabilir…
YORUM YAP