Bebeklerde Susuzluk

Yenidoğan bir bebeğin susuz olduğunu nasıl anlarsınız? Sizinle konuşamayan, susadığını ifade edemeyen bir bebeğin susuz olduğunu anlamaya yardımcı olabilecek belirtiler vardır. Ağız ve cilt kuruluğu susuzluğa işaret eder. Fontanel (bıngıldak) çöküklüğü veya idrar renginin koyulaşması da bir bebeğin susuz kaldığına işaret eden güvenilir belirtilerdendir.

02 Ara 2022 — Son güncelleme:
Paylaş:
Bebeklerde Susuzluk (Dehidrasyon)

Yenidoğan bir bebek altı aylık olana kadar anne sütünden ihtiyacı olan suyu alır. Bu nedenle yeterli anne sütü alan bir bebeğe ek olarak su verilmesi önerilmez (1).

Ancak anne sütüyle yeteri kadar suyu alamayan veya çok su kaybeden bir bebeğin ek olarak sıvı alması gerekebilir. Havanın kurak olduğu Sivas’taki bir bebek, nemli ve ılıman iklime sahip İzmir’deki bir bebeğe kıyasla daha fazla sıvıya ihtiyaç duyabilir.

“Ben susadım” diyemeyen ve hatta “Baba” dahi diyemeyen bir bebeğin susuz olduğunu anlamanıza yardımcı olabilecek belirtileri öğrenmek, ihtiyaç halinde bebeğinize ek olarak sıvı vermenize yardımcı olur.

Bebeklerde susuzluk belirtileri:

  • Fontanel çöküklüğü
  • Ağız kuruluğu
  • Cilt kuruluğu
  • Tükrük, balgam veya burundaki mukusun daha koyu olması
  • Cildin esnekliğini kaybetmesi
  • Koyu renkli idrar
  • Göz yaşında azalma
  • Yüksek ateş

Yeterli anne sütüne sahip annelerin dahi altı aydan sonra bebeklerine ek olarak su vermeleri gerekir. Ek olarak ne kadar su erilmesi gerektiği “bebeğinizin su ihtiyacı kadar” cevabına sahiptir.

Diğer taraftan, bazı annelerin sütü yeterli değildir. Ek gıda olarak mama verilen bebeklere ne kadar su verileceği önemlidir.

Fontanel çöküklüğü

Susuz kalan bir bebeğin fondatelinde (bıngıldak) çöküklük görülebilir.
Susuz kalan bir bebeğin fondatelinde (bıngıldak) çöküklük görülebilir.

Yenidoğan bir bebeğin kafatası tam olarak kemikleşmemiştir. Annesinden doğan bir bebeğin kafatasında henüz kemikleşmemiş yumuşak kıkırdak alanları vardır. İyi ki de vardır! Aksi halde doğum anı daha sancılı olabilirdi.

Bebeğin kafatasındaki kemikler doğumdan sonra kemikleşmeye devam eder. Bebeğin başının tam tepesinde ve başının arka üst tarafında birer fontanel vardır.

  • Arkadaki genellikle daha küçük olan fontanel yaklaşık 2 ila 3. aylarda kapanır.
  • Tepedeki kısmen daha büyük ve daha yumuşak olan fontanel ise bebek bir, bir buçuk yaşlarına gelene kadar kapanır.

Bıngıldak olarak da bilinen bu yumuşak alanlar bebeğin kafatası içerisindeki sıvı hakkında fikir verir.

Fontanele dokunduğunuzda ne kadar çok bombe (tümsek) ise, muhtemelen, kafatası içerisindeki sıvı miktarı o kadar fazladır.

Fontanelin çökük ya da bombe olması tehlikeli olabilir ve en kısa sürede doktor muayenesi önerilir.

Çökük fontanel (bıngıldak) ise bebeklerde susuzluk belirtilerinden biridir.

Bıngıldak iyi ışıkta bakıldığında ve dokunulduğunda kafatası kemiklerine kıyasla çökük görünüyorsa, kafatası içerisindeki sıvı miktarının yetersiz olduğu düşünülür.

Çökük fontanel (bıngıldak), bebeğin susuz olduğuna işaret eden güvenilir belirtilerden biridir.

Ağız kuruluğu

Bebeğinizin ağzının içinde doğal olarak tükrük bulunur. Bu tükrüğün kıvamı yoğunlaştıkça ağzının kurulaştığı düşünülür.

Bebeğinizin burnundaki mukus (sümük) ve ağzındaki tükürük kuruyorsa veya normalden daha koyu kıvamlıysa suya ihtiyacı artmış olabilir.

Ağız, burun ve diğer mukozaların kuru olması bebeklerde susuzluk belirtilerinden biridir.

Havanın çok kuru olması, bebek susuz olamasa bile ağız ve burun kuruluğuna neden olabilir. Bu durumda bebeğe su içirmek dışında bebeğin bulunduğu odanın nemlendirilmesi gerekebilir. Bebeğinizin burnunu su buharı ile nemlendirmeniz faydalı olabilir.

Özellikle nem oranı düşük, kurak ve sıcak iklimlerde ağız ve burun kuruluğu artabilir. Yine rüzgarlı hava başlı başına ağız, burun ve cilt kuruluğu nedeni olabilir.

Ankara ve Sivas gibi şehirlerimizdeki bebeklerin ağız ve burun kuruluğu yaşama riski daha yüksektir. Kuru iklim nedeniyle gelişen ağız ve burun kuruluğuna karşın, bebeğin bulunduğu odayı bir miktar sıcak su buharı ile kolayca nemlendirebilirsiniz.

Cilt kuruluğu

Cilt esnektir ve çimdikleme sonrasında hızla normale döner. Susuzluk ve cilt kuruluğu cildin normale dönme süresini uzatır.
Cilt esnektir ve çimdikleme sonrasında hızla normale döner. Susuzluk ve cilt kuruluğu cildin normale dönme süresini uzatır.

Cildimiz esnektir. Özellikle bebek cildi, büyüme sürecine devam eder ve daha esnek olmalıdır.

Cildin esnekliği için yeteri kadar suya sahip olması gerekir. Bir bebeğin susuz olduğuna işaret eden güvenilir belirtilerden biri de cildinin esnekliğinin azalmasıdır.

Bebeğinizin cildinin kuruluğunu anlamak için şu şekilde basit bir muayene yapabilirsiniz:

  1. Baş parmağınız ile işaret parmağınızı kullanarak bebeğinizin cildini hafifçe tutun.
  2. Bebeğinizin cildini hafifçe çekin.
  3. Sonra bırakın.
  4. Bebeğinizin cildi, siz ona dokunmadan önceki haline hızla dönmelidir. Bebeğinizin cildi, orijinal haline daha yavaş dönüyorsa, muhtemelen bebeğinizin daha çok suya ihtiyacı vardır.
  5. Bu cilt kuruluğu testi için bebeğinizin el ve kol bölgesindeki cildi tercih edebilirsiniz.
  6. Cildin eski haline dönmesi 1-2 saniyeden daha uzun sürüyorsa cilt kuruluğu olduğu tahmin edilir ve bu susuzluk belirtisidir.

Susuz kalan bir bebeğin cildi eski haline daha yavaş döner.

Bebeğinizin cildinin, sizin cildinize göre normale daha hızlı dönmesi beklenir. Bunun nedeni bebeklerin cildinde elastik liflerin daha bol bulunmasıdır.

Yaşlandıkça cildin buruşma nedeni, yaşlandıkça cilt elastikiyetinin azalmasıdır.

Dolayısıyla kendi elinizin üzerinde yaptığınız nazik bir çimdikleme hareketiyle, sizin kendi cildinizin normale dönme süresini referans alabilirsiniz.

Bebeğinizin cildi normale, sizin cildinizden daha yavaş dönüyorsa bir sorun var demektir. Ne de olsa onun bebeksi bir cildi olmalı!

Koyu renkli idrar

Az olan değerlidir.

Bebeğinizin vücudunda su miktarı azaldıkça, çiş ile atılan su miktarı azalır. Ancak üre ve amonyak gibi metabolizma atıkları oluşmaya devam eder.

Bu, susuz kalmış bir bebeğin çiş yaparken daha koyu renkli ve daha yoğun çiş yapması anlamına gelir. Susuz bir bebeğin çişi muhtemelen daha koyu renklidir ve daha yoğun bir amonyak kokusuna sahiptir.

Bebek bezine çiş yapıyorsa bu idrarı takip etmenizi zorlaştırabilir. Bu durumda günlük bebek bezi değişim ihtiyacınızı takip edebilirsiniz. Büyümeye devam eden bir bebeğin her geçen gün daha fazla idrar yapması beklenir.

Bir anda bebeğinizin bez değişim ihtiyacı azaldıysa veya eskisine kıyasla bezi daha kuru ise bu, bebeğinizin daha az idrar ürettiğine işaret eder.

Koyu renkli idrar veya uzun süre hiç idrar yapamama bebeklerde susuzluk belirtileri arasındadır.

Göz yaşında azalma

Ağlarken veya duygulandığımızda göz yaşı üretiriz. Bu bebeklerde de böyledir.

Ağlayan bir çocuğun gözyaşı miktarının olması gerekenden daha az olduğunu fark ediyorsanız, bu susuzluğa işaret eder.

Göz yaşı miktarında azalma veya gözün daha çukurdaymış gibi görünmesi bebeklerde susuzluk belirtileri arasındadır.

Uzun süren yeterli suya sahip olamama durumu bebeğinizin gözlerinin daha çökük görünmesine de neden olabilir.

Yüksek ateş

Bebeklerin ateşlerinin yükselme ihtimali daha yüksektir.

Yüksek ateş durumunda, bebeğinizin doğal ateş düşürme yöntemlerinden biri terlemektir. Suyun buharlaşması ısı alan basit bir fizik tepkimesidir. Su buharlaştırarak yüksek ateşini düşürmeye çalışan bir bebeğin doğal olarak su ihtiyacı artar.

Yüksek vücut sıcaklığında bebeğiniz ağzından, burnundan ve cildinden daha fazla su kaybederek yüksek ateşi düşürmeye çalışır. Bebeklerde susuzluk, ateşi kontrol altında tutmaya engel olabilir. Ateşin daha kolay yükselmesine neden olabilir.

Hiçbir susuzluk belirtisi görmemiş olsanız bile, ateşi yükselen bebeğinize önlem olarak bir miktar su vermek isteyebilirsiniz.

Ateşi yükselen bir bebek, su buharı veya ter olarak su kaybeder. Yüksek ateşin süresi uzadıkça ve ateş derecesi yükseldikçe bebeğin suya olan ihtiyacı artabilir.

Kusma veya ishal

Bebeklerin sindirim sistemi, neredeyse diğer tüm sistemler gibi doğumdan sonra gelişmeye devam eder.

Bebeklerin peristaltizm yetenekleri gelişme aşamasındadır.

Ağızdan alınan besinleri yemek borusu ile mideye, oradan bağırsaklara sonra anüse doğru ilerleten bağırsak hareketleri bebeklerde ahenkle çalışmayabilir.

Bu nedenle bebeklerde ishal, kabızlık veya kusma gibi belirtilerin görünmesi ihtimali daha yüksektir.

Yeni doğan bir bebeğin midesi çok küçüktür. Bir kayısı büyüklüğünde hayal edebilirsiniz. Dolayısıyla bir bebek sadece midesinde tutabileceğinden daha fazla sütü emdiği için bile kusabilir.

Hem kusma hem de ishal durumu bebeğin su kaybetmesine neden olur.

Hiçbir tedaviye ihtiyaç duymasa bile kusma veya ishal durumu yaşayan bir bebeğin su ihtiyacı “kaybettiği su miktarı” kadar artar.

Bebeğiniz kusuyorsa veya ishal ise su ihtiyacının arttığını bilmelisiniz. Bu su ihtiyacını anne sütü veya sıvı besinler veya doğrudan su içirerek karşılayabilirsiniz. Karşılamalısınız.

Bebeğe çok fazla su verilirse ne olur?

Su çok fazla verildiğinde fazlasının atılması gerekir.

Su atmak, özellikle minik bir bebek için öncelikle ekstra iş yüküdür. Diğer taraftan bebek suyu atmak için muhtemelen daha fazla idrar üretmek zorunda kalır.

Daha fazla idrar sadece su atılarak oluşturulamaz. Su ile birlikte böbreklerden mineral de kaybedilir.

Sodyum ve potasyum gibi mineraller böbreklerden su ile birlikte süzülür ve atılır. Dolayısıyla bir bebeğe “fazla” su vermek minik böbreklerine fazladan iş yükü oluşturur. Mineral kaybına neden olur.

Özellikle sodyum ve potasyum gibi mineraller sinir sisteminin düzgün çalışması ve hücresel seviyede hayatın devam edebilmesi için gereklidir.

Aşırı su içmek yetişkinlerde veya bebeklerde yan etki olarak mineral kaybına ve su zehirlenmesine neden olabilir.

Süt, çorba veya bazı ev yapımı doğal mamalar bol miktarda su içerebilmektedir. Bu gibi besinlerin bebeğin aşırı su almasına neden olması beklenmez. Çorba ve süt gibi besinler su ile birlikte mineral de içerirler.

Tehlikeli olan, bol sulu besinler yedirmekten ziyade “çok fazla” su içirmek gibi duruyor.

Gerek ek gıda olarak gerekse su verme konusunda aşırıya kaçmamaya gayret edin. Zayıf bir bebek kadar obez bir bebek de sağlıklı değildir.

Son söz

İlk altı ay sadece anne sütü verilmesi ve su verilmemesi gibi “genel” öneriler genellikle doğrudur (1).

Daha fazla sağlık bilgisi edinerek ve daha dikkatli olarak genelin dışındaki durumlarda bebeğinizin sağlık durumunu kontrol altında tutabilirsiniz.

Sağlıklı bilgiler edinmenizi ve özgüven kazanmanızı önemsiyoruz. Ağız, burun ve cilt kuruluğunu takip ederken bebeğinizin yeterli suya sahip olup olmadığını öngörebilmeniz yeterli sağlıklı bilgi ve gözlem gücünüzle ilgilidir.

Bebeklerde susuzluk hakkındaki önerilerimiz “genel olarak” bebeğin vücudunda yeterli su olmamasına işaret eder. Çoğunlukla bu durum bebeği sadece su içmesiyle düzelir. Ancak bazen susuzluğa neden olan ciddi bir hastalık olabilir.

Örneğin suyu tutmaya engel olan bir böbrek hastalığı, bebeğinizin çok fazla idrar yapmasına bu nedenle açık renkli bol miktarda idrar yapmasına neden olabilir. Böbreklerin normalden fazla su kaybetmesi, vücudunun geri kalanında susuzluğa ve susuzluk belirtilerine neden olabilir.

Başka bir örnek olarak yeteri kadar su verilmiş bir çocuk havanın kuru ve rüzgarlı olduğu bir şehirde bebek arabasında uyurken ağız, burun veya cilt kuruluğu sorunu yaşayabilir.

Ancak bazen altta yatan ciddi bir sağlık sorunu, bebeklerde su kaybına neden oluyor olabilir.

Susuzluk çoğu zaman bebeğe su verilerek, anne sütü verilerek veya bol sulu bir ek gıda verilerek kolayca giderilebilir.

Bebeğinizi dikkatle takip edin ve sağlığıyla ilgili bir sorun öngördüğünüzde akıllıca hareket edin.

Bebeğinize özel tıbbi tavsiye için her zaman bir sağlık profesyoneline danışın.

Soru Cevap

Bebeklerde susuzluk ateş yapar mı?

Bebeklerde susuzluk olduğunda, vücutlarındaki suyu dikkatli ve tasarruflu kullanmaya çalışacaklardır. Suyun bebeklerdeki önemli işlevlerinden biri de terleme ile vücut ateşini düşürmektir. Susuz kalmış bir bebek ateşini düşürmek için daha az su kullanmaya çalışabilir. Susuzluk, yüksek ateşi düşürme yeteneğine zarar verir. Ateşin daha kolay yükselmesine neden olabilir.

Bebek susuz kalır mı?

Her canlı hayat fonksiyonlarını yerine getirmek için suya ihtiyaç durar. Doğal olarak bir bebek büyümek için daha fazla metabolik olaya ve daha çok suya ihtiyaç duyar. Yeterli suyu alamayan veya fazlaca su kaybeden bir bebek tabiki susuz kalabilir.

Bebeğin susuz kaldığını nasıl anlarız?

Susuz kalan bir bebeğin ağız, buru ve cilt mukozaları daha kurudur. Ağzındaki tükürük ve burnundaki mukus daha kurudur. Bıngıldağı içe çökük olabilir. Cildinin esnekliği azalmış ve cildi daha az parlak daha çok kuru bir görünüme sahip olabilir. Susuzluğu olan bir bebeğin çiş miktarı azalmış ve daha koyu kıvamlı çiş yapabilir.

Bebeklerde sıvı kaybına ne iyi gelir?

Bebeklerde sıvı kaybına en sağlıklı çözüm ilk 6 ay anne sütüdür. Ancak yaşı kaç olursa olsun bir bebeğin susuzluk belirtileri varsa ona su verebilirsiniz. Su vermek, anne sütü vermek, bol sulu ek gıda vermek veya sıvı besinler vermek bebeklerde sıvı kaybına iyi gelir.